1995 yilinin son ayinda Fransa’yi sarsan grev dalgasi, Fransiz isci sinifinin essiz savasci ruhunun bir diger ornegini olusturuyor. Ancak, greve yol acan nedenlere ve Fransa’da isyerlerindeki orgutlulugun goreli zayifligina yakindan bakildiginda, akla su soru geliyor: "Eger Fransiz iscileri bunu becerebiliyorsa, biz neden beceremeyelim?"
1995 yilinin son ayinda Fransa’yi sarsan grev dalgasi, Fransiz isci sinifinin essiz savasci ruhunun bir diger ornegini olusturuyor. Ancak, greve yol acan nedenlere ve Fransa’da isyerlerindeki orgutlulugun goreli zayifligina yakindan bakildiginda, akla su soru geliyor: "Eger Fransiz iscileri bunu becerebiliyorsa, biz neden beceremeyelim?"
Aralik grevi, Fransa’da, Maastricht Antlasmasi’nin ongormus oldugu kesintilerin uygulanmasini engellemeyi amaclayan bir dizi grevin sonuncusu ve en buyugu idi. Bu grevin baslica nedeni, hukumetin butce acigini yuzde 5’ten yuzde 3’e indirmeye yonelik girsimleriydi. Fransiz hukumetinin bunun icin basvurdugu yontem, diger Avrupa ulkelerinde oldugu gibi, kamu harcamalarini kisitlamak oldu. Bunun icin, kamu sektorunde emeklilik yasini 37.5’tan 40’a cikarmayi, saglik ve sosyal guvenlik sistemlerinde daraltmalara gitmeyi amacladi. [Original article in English] [Dutch translation]
Sendikalasma orani kamu sektorunde yuzde 30, ozel sektorde yuzde 10 dolayinda olmasina ragmen, yaklasik 2 milyon isci greve katildi. Yuksek issizlik orani, grevin buyuk olcude kamu sektoruyle sinirli kalmasi anlamina geliyordu; fakat, ozel sektorde de grev ve isgal eylemleri yasandi. Kamuoyu yoklamalari, halkin yuzde 60’inin grevleri destekledigini ortaya koydu.
Milyonlar harekete geciyor
Grev boyunca bir dizi gosteri gerceklesti. Bunlar arasinda en buyuk olani, ulkenin dort bir yaninda yaklasik 3 milyon insani harekete gecirdi. Pek cok kennte, gosteriler 1968’deki gosterilerden daha genis katilimla gerceklesti. Anarsistler, bu gosterilerin onemli bir kisminda temel bir rol oynadilar. Ornegin, 12 Aralik’ta Nantes’da yapilan gosteride, 50.000 gostericiden 1.000-2.000 kadari liberter sosyalistti.
Fransiz CNT, (kucuk bir anarko-sendikalist isci sendikasi), uyelerinin Lyon, Saint-Priest ve Satolas’daki posta merkezlerindeki isgallerle La Salpetriere’deki hastane ile demiryollarindaki isgallere aktif olarak katildiklarini duyurdu. Ozel sektorde CNT’nin aktif oldugu iki isletme olan FNAC ve Cite des Sciences de la Vilette’de, grevler dikkate deger duzeydeydi.
Amerikali bir anarsistin haber olarak gectigi su rapor, eylemlere katilanlarin pek cogunun duygularini yansitiyor:
Su an, Agence Nationale Pour l’Emploi [Fransiz Issizlik Sigortasi Burosu]’nin burosundayim; buro, Francois Rabelais Universitesi’nden dersleri boykot eden 40 kadar ogrencinin isgali altinda bulunuyor. Bu grubun yaklasik yuzde 90’i kendisini anarsist olarak tanimliyor.
Ogrenciler buroya saat 4 siralarinda geldiler ve Fransiz hukumetinin universitelere yonelik finansmaninda ve idaresinde degisiklikler yapilmasi talebini dile getirmek uzere buroyu isgal edeceklerini bildirdiler. Ogrencilerle buro personeli arasinda uzun gorusmeler yapildi. Her iki tarafin da birbiriyle hemfikir oldugu anlasildi ve taraflar aksam yemegini birikte yemeyi kararlastirdilar.
Burada boyle bir tablonun yasanacagi bundan bir iki yil kadar once kimsenin aklina gelmezdi; belki, ABD’de boyle bir seyin yasanabilecegine kimse inanmaz. Bu satirlari, soz konusu aksami takip eden sabahin erken saatlerinde yaziyorum ve kendimi sanki bir ruyadan uyanmis gibi hissediyorum. Umarim, ayni sey gunun birinde benim ulkemde de yasanir.
Dayanisma guc demektir
Genel olarak, hareketin gucu, dayanismadan ve iscilerin, onlerine bir engel olarak dikildigi zaman yasalari cignemede tereddut gostermemelerinden kaynaklaniyordu. Ornegin, baslangictan itibaren, demiryolu iscileri, buyuk istasyonlarin hepsinde, kitlesel toplantilar duzenleyerek tren seferlerini engellediler. Polis, iscilerle catismaya girmekten kacinmak zorunda kaldi, fakat kucuk istasyonlarda azginca saldirmaktan geri durmadi. Kuzeydogu kasabasi Freyming-Merlebach’da, gozyasartici bombalarla ve sersemletici etkiye sahip elbombalari ile silahlandirilmis 700 kadar cevik kuvvet polisi ve paramiliter jandarma, kendilerini demir cubuklarla ve taslarla savunan grevci maden iscilerine karsi saatlerce catisti. Bu catismalar sirasinda madenciler caddelerde barikatlar kurdular ve bir maden sirketi binasini atese verdiler.
Paris’te, Pompidou Centre, yoksullarin dislanmasi ve toplumsal hareketle birlesme konularinda gercek ve surekli bir forum duzenlemek amaciyla, yuzlerce issiz, evsiz ve illegal [oturma izninden yoksun kisi] tarafindan isgal edildi. Anarsistlerin gectikleri haberler, iscilerle yoksullar ve evsizler arasinda buyuk bir dayanismanin kurulduguna isaret ediyordu. Gosteriler sirasinda en populer sloganlardan biri, "Hep beraber! Hep birlikte!" sloganiydi. Fransiz hukumetinin ve uluslararasi kapitalizmin en cok korktugu sey de buydu. Patronlarin teorik dergisi The Economist’de yayinlanan bir makale, Fransa’daki tehlikenin bir hukumet degisikligi olasiligindan ibaret olmadigini, 10 milyon iscinin greve ciktigi, caddelerin ayaklanmacilar tarafindan isgal edildigi 1968 hayaletinin tekrar ortaya cikmasinin soz konusu oldugunu yaziyordu. [derginin grev dalgasinin baslarinda yayinlanan Kasim sayisi]
Kizil bir dunya korkusu
Hukumet, grev dalgasini geri itmek icin 15 Aralik’ta harekete gecti. Basbakan Alain Juppe, SNCF devlet demiryollarinin odenegini azaltmayi amaclayan bir plani geri cekti ve kamu sektorundeki emeklilik duzenlemelerine dokunmamaya soz verdi. Fakat, saglik ve sosyal yardim harcamalarinda kisinti konusunda geri adim atmadi. Fakat, basbakanin bu aciklamasi uzerine sendika liderligi grevlere son verme cagrisinda bulundu -buna ragmen cesitli bolgelerde grevci isciler 22 Aralik gunune kadar isbasi yapmayi reddettiler. Bugun icin, hukumet kontrolu yeniden ele gecirmis gorunuyor.
Ancak, patronlar acisindan her sey yoluna girmis oldugunu soylemek pek olasi gorunmuyor. 15 Aralik’ta, Luxemburg’taki kamu iscileri bir gunluk uyari grevine ciktilar. Benzer sekilde, Belcika’da kamu sektorunde bir grev dalgasi baslamis bulunuyor. Avrupa’nin tum ulkelerinde, isciler, patronlarin 1997’deki para birligi planlarina bagli olarak, Fransiz iscileriyle ayni nedenlerden dolayi saldiri altindalar.
Fransa’daki grev dalgasindan cikan onemli ders su: Eger patronlar bir ulkeden digerine yasam standartlarini dusurmek uzere uluslararasi duzeyde birlikte hareket edebiliyorlarsa, biz de onlari yenmek (ve onlarin curumus sistemini yikmak) icin birlikte hareket edebiliriz. Fransiz iscileri guclu bir militan gelenege sahipler; ancak, onlarin yaptiklarini, Irlanda, Ingiltere ya da bir baska ulkedeki isciler de yapabilir. Yerel cikarlarla sinirli bir mucadele yerine, "Hep beraber!" sloganini one cikarmali ve bunu ulusal sinirlarin otesine, Avrupa duzeyine ve uluslararasi duzeye tasimaliyiz.
Asagidaki makale, ilk olarak, Irlanda’daki Workers Solidarity Movement’in yayin organi "Workers Solidarity"nin 47. sayisinda (Kis 95/96) Andrew Flood imzasiyla yayinlanmistir.